HAC ORGAN?ZASYONU
 
 
UMRE ORGAN?ZASYONU
 
 
UÇAK B?LET?
 
 
TREN B?LET?
 
 
 
HAC ORGANİZASYONU

Vize I?in Gerekli Evraklar

  • Pasaport (1 Yıllık)
  • Nüfüs cüzdanı fotokopisi
  • Eşiyle birlikte gidecekler için nüfus müdürlüğünden aile tablosu
  • 2 adet vesikalık fotoğraf (arka fon beyaz olacak)
  • Menenjit aşısı

 

 

 

HAC HAKKINDA GENEL B?LG?LER

HAC NEDİR?

Hac, İslâm’ın beş şartından biri olup hem malî ve hem de bedenî bir ibadettir. Kelime olarak hac, “yönelmek, kastetmek, bir kimseyi yada bir yeri çokça ziyaret etmek” anlamını taşımaktadır. Dinî bir terim olarak hac, “belirli bir zamanda hac niyetiyle ihrama girerek Arafat’ta vakfe yapmak, Kâbe’yi tavaf ederek ziyaret etmek ve hac ile ilgili diğer dinî görevleri yerine getirmektir”

HAC KİMLERE FARZDIR?

Hacca gidip dönünceye kadar kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin geçimlerini sosyal seviyelerine uygun olarak sağlayacak malî güce ve hac için yeterli zamana sahip olması gerekir. Ayrıca Müslüman, akıllı, hür ve erginlik çağına ulaşmış olması şarttır. Bu şartları taşımakla birlikte haccı bizzat eda etmekle yükümlü sayılması için sağlıklı olması; (fiilen haccetmeye engel teşkil eden bir hastalık veya sakatlığı bulunmaması); yolculuk yapmasına engel (tutukluluk, yurt dışına çıkma yasağı gibi) bir durumun bulunmaması; yol güvenliğinin sağlanmış olması; eşi ölmüş veya boşanmış bayanların iddet süresinin bitmiş olması; bayanlar için mahreminin bulunması. (Hanefî mezhebine göre kadınlar, haccedebilmek için seferilik hükümlerinin uygulanacağı bir mesafeyi mahremsiz olarak tek başlarına katedemezler.) Şafiî mezhebinde ise, kadınların yol emniyeti ve güvenliği sağlandığı takdirde “ağırlıklı görüşe göre” üç kadının bir grup oluşturmaları yeterli görülmüştür.

En üst

HAC İLE  İLGİLİ BAZI AYET-İ KERİMELER

Orada apaçık nişaneler, (ayrıca) İbrahim’in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yoluna gücü yetenlerin o evi haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnidir. (Al-i İmran Suresi, Ayet 97)

İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak gerekse uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler. (Hac Suresi, Ayet 27)
Hac, bilinen aylardadır. Kim o aylarda hacca niyet ederse (ihramını giyerse), hac esnasında kadına yaklaşmak, günah sayılan davranışlara yönelmek, kavga etmek yoktur. Ne hayır işlerseniz Allah onu bilir.(Ey Müminler! Ahiret için) azık edinin. Bilin ki azığın en hayırlısı takvadır. Ey akıl sahipleri! Benden (emirlerime muhalefetten) sakının. (Bakara Suresi, Ayet 197)

HAC İLE İLGİLİ BAZI HADİS-İ ŞERİFLER

Kim Allah için hac eder de (Allah’ın rızasına uymayan) kötü söz ve davranışlardan ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, (kul hakkı hariç) annesinin onu doğurduğu günkü gibi (günahlardan arınmış olarak) döner. (Buharî, Nesaî, Müslim, İbn-i Mace)
Hacılar ve umre yapanlar Allah’ın (evinin) ziyaretçileridir. Kendisine dua ederlerse dualarına icabet eder, O’ndan bağışlanma dilerlerse onları bağışlar. (İbn-i Mace)
Ey İnsanlar! Allah size haccı farz kılmıştır, haccediniz. (Müslim)

Erkekler arasında sıkışmamak için Hacer-ül Esved’i uzaktan istilâm ederler.
Hac yaptıktan sonra ayhali gören ve bu haliyle Mekke’den ayrılan kadınlardan veda tavafı sakıt olur. Herhangi bir ceza da gerekmez.

En üst

HÜKÜM BAKIMINDAN  HAC ÇEŞİTLERİ

  1. Farz olan hac; belirli şartları taşıyan yükümlünün ömründe bir defa yapmakla mükellef olduğu hacdır.
  2. Vacip olan hac; Üzerine hac farz veya vacip olmadığı halde herhangi bir sebeple hac yapmayı adayan kimsenin adadığı haccı yerine getirmesi vaciptir. Ayrıca nafile niyeti ile başlanan bir haccın tamamlanmadan bozulması halinde nafile haccın kazası da vacip olur.
  3. Nafile olan hac: Henüz buluğ çağına girmediğinden dinî emirler ile mükellef tutulmayan çocukların yaptıkları hac ile bir kimsenin birinci haccından sonra yapacağı her hac nafiledir.

EDA BAKIMINDAN HAC ÇEŞİTLERİ

  1. İfrad Haccı: Umresiz yapılan hac çeşididir. Hac ayları içinde hacdan önce umre yapmayıp, sadece hac niyetiyle ihrama girerek hac menâsikini de yerine getirenler, İfrad haccı yapmış olurlar. İfrad haccında şükür kurbanı kesmek vacip değildir.
  2. Temettu haccı: Aynı yılın hac ayları içinde, umre ve haccı ayrı ayrı niyet ve ihramla yapmaktır. Temettu haccında ihrama giren kimse önce umreye niyet eder, Umre yaptıktan sonra ihramdan çıkar. Hac günlerinde yeniden ihrama girerek hac vazifelerini yapar. Temettu haccı yapanların şükür kurbanı kesmeleri vaciptir.
  3. Kıran haccı: Aynı yılın hac ayları içinde umre ve hacca birlikte niyet ederek ikisini aynı ihramla yapmaktır.  Kıran haccı yapacak olanlar mikat sınırında umre ve haccın her ikisine birden niyet ederek ihrama girerler. Umre yaptıktan sonra ihramdan çıkmaz, aynı ihramla haccı da eda ederler. Kıran haccı yapanların şükür kurbanı kesmeleri vaciptir.  

HACCIN HİKMETLERİ

Her insan yaradılışı gereği Yüce Allah’a karşı kulluğunu ortaya koymak ihtiyacındadır. Hac, kula en belirgin bir şekilde Yüce Allah karşısında aczini ortaya koyma, kulluğunu ifade etme ve onun verdiği nimetlere şükretme imkânı veren bir ibadettir. Çünkü hacı; mal, mülk, makam ve mevki gibi dünyevî unsurlardan sıyrılarak Allah’a yönelir. Sonsuz güç ve kudret sahibinin karşısında teslimiyetini ve bağlılığını ifade eder. Bu durum kendisine Allah’a kul olma zevkini tattırır. Örneğin; renk, dil, ırk, ülke, kültür, makam, ve mevki farkı gözetmeksizin zenginiyle, fakiriyle, güçlüsüyle, güçsüzüyle aynı amaç ve aynı gayeleri taşıyan milyonlarca müslümanı bir araya getirerek eşitlik ve kardeşliğin çok canlı bir tablosunu oluşturur. Aynı kıyafetler içinde Arafat’ta el açıp dua eden, aynı Kâbe’nin etrafında yan yana tavaf eden Müslümanlar; makam, mevki, mal ve mülkle böbürlenmemeyi, İslâm kardeşliği içinde tanışıp kaynaşmayı ve mahşeri unutmamayı öğrenir. Peygamber (s.a.s.) ile ashabının ve diğer bazı peygamberlerin yaşadığı, güçlük ve sıkıntılar içinde mücadeleler verdiği kutsal toprakları görmek; Müslümanların dinî duygularını güçlendirir ve İslâm’a bağlılıklarını arttırır. Yine, Yüce Allah’ın kendisine lütfettiği sağlık, yetenek, mal ve mülk gibi dünyevî nimetlerin şükrünü de eda etmiş olur. Sabır, tahammül, sıkıntılara katlanma, yardımlaşma, dayanışma ve belli kurallarla adapte olabilme gibi ahlakî özelliklerini geliştirir ve insanda ömür boyu silinmeyecek derin hatıralar bırakır. Bu hatıralar, müminin hacdan sonraki yaşamında da istikametini kaybetmemesine hizmet eder. Özet olarak, hac; başka ibadetlerde olmayan kendine özgü pek çok hikmetleri, ahlakî, sosyal, ekonomik ve psikolojik yararları vardır. Yukarıda sadece bunlardan bir kısmı zikredilebilmiştir.

En üst

KÂBE:

Kâbe, Mescid-i Haram’ın ortasında yaklaşık 13 metre yüksekliğinde, 12 metre boyunda, 11 metre genişliğinde taştan yapılma, dört köşe bir binadır. Doğudaki köşesine “Rükn-i Hacer-ül Esved”, batı köşesine “Rükn-i Şamî”, güney köşesine “Rükn-i Yemanî” ve kuzey köşesine de “Rükn-i Irakî” denir.
Yeryüzünde insanoğlu yaşamazken Cenab-ı Allah (c.c.) Cebrail (a.s.)’e Arşta Beyt-i Mamur’un bulunduğu kısmın altına gelecek şekilde yeryüzünde bir bina (mabed) yapmasını emretti. Cebrail (a.s.) ve melekler emir üzerine Beytullah’ı inşa ettiler. Hz.Adem (a.s.) yeryüzüne indikten sonra Hz. Cebrail (a.s.) vasıtasıyla Beytullah’ın yerini tespit eder ve planına göre Kâbe’yi eski temelleri üzerine bina eder. Ancak Nuh Tufanı’nda yıkılan ve mekân olarak belirsiz hale gelen Kâbe’nin aynı yerde tekrar yapılmasını Cenab-ı Allah (c.c.) Hz. İbrahim’e emretti. Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail (a.s.) Kâbe’nin yerini aradı, ancak Cebrail (a.s.)‘in yardımıyla toprak ve kumların altındaki temelleri bulup yeniden inşa etmeye başladılar.  Hz. İsmail (a.s.) tarafından Ebu Kubeys dağından tavafa başlama noktasını belirtmek üzere getirilen taş ( Hacer-ül Esved), Hz.İbrahim (a.s.) tarafından bu günkü yerine konuldu.

MESCİD-İ  HARAM'IN BÖLÜMLERİ

  1. Hacer-ül Esved: Kâbe’nin doğu köşesinde, Kâbe kapısının bulunduğu cephede 1,5 m. yükseklikte özel muhafazası içinde 18-19 cm. kutrunda siyah-kırmızı karışımı parlak bir taştır.
  2. Kâbe Kapısı: Kâbe’nin kuzeydoğu duvarında tabandan yaklaşık 2 m. yüksekliktedir.
  3. Mültezem: Hacer-ül Esved ile Kâbe kapısı arasında kalan kısma “mültezem” denir.
  4. Hatîm : Kâbe’nin kuzeybatı duvarının karşısında yerden 1 metre yükseklikte, 1,5 metre kalınlığında yarım daire şeklindeki duvara “Hatîm” denir. Kâbe ile Hatîm arasındaki boşluğa ise Hicr-i İsmail denir. Bu boşlukta dua edilir, burası Kâbe’nin içi sayıldığından tavaf bunun dışından yapılır. Ayrıca Hz İsmail ile annesi Hz. Hacer’in buraya defnedildiği  de rivayet  edilmektedir.
  5. Altınoluk (Mizab-ı Kâbe): Kâbe’nin kuzeybatı duvarı üzerinde, tam orta kısmında yağmur sularının dışarıya akıtıldığı bir oluk olup son olarak Osmanlı padişahı Sultan Abdulmecit tarafından altın’dan yapılarak yerine konulmuştur.
  6. Makam-ı İbrahim: Hz. İbrahim’in Kâbe’yi inşa ederken iskele olarak kullandığı taşın adıdır. Hz. İbrahim ‘in ayak izlerinin bulunduğu bu taş dörtgen şeklinde olup, gümüş çerçeve ile muhafaza edilmektedir. Tavaf namazı burada kılınır. Burada yer bulamayanlar mescidin münasip bir yerinde kılarlar.
  7. Metaf: Kâbe’nin etrafında tavaf esnasında dolaşılan yere denir.
  8. Zemzem: Kâbe’nin doğusunda Cenab-ı Allah  (c.c.)’ın Hz. Hacer ile Hz. İsmail’e ihsan ettiği suyun adıdır.  Ortaya çıkışı ise Hz. İbrahim (a.s.), Allah’ın emrine uyarak oğlu Hz. İsmail ile hanımı Hz. Hacer anamızı Mekke’ye götürdü, dağların ve tepelerin arkasında çölde yalnız bıraktı. Hz. Hacer’in “bizi kime bırakarak gidiyorsun” demesi üzerine Hz. İbrahim “Allah’a” diye cevap verdi. Bu cevap Hz. Hacer’in gönlüne ferahlık verdi.bir müddet sonra azıkları ve suları bitti. Çaresiz kalan Hz. Hacer çocuğunu yalnız bırakarak su aramak maksadıyla Safa Tepesi’ne çıktı, oradan Merve Tepesi’ne yürüdü. Tam yedi kere gidip geldi. Ümidini kesmiş dönerken, rivayete göre Cebrail (a.s.) bir kanat darbesiyle, diğer bir rivayete göre ise İsmail (a.s.)’in topuğunu vurduğu yerden su fışkırmış, bu suya Zemzem ismi konulmuştur. Zemzemi bol bol içmek sünnettir.

Peygamber efendimiz (s.a.s.) Zemzemle ilgili olarak “Zemzem, hangi niyet için içilirse o niyet içindir.” (Sünen-i İbn-i Mace) diye buyurmuşlardır.

En üst

MEKKE’DE ZİYARET EDİLECEK BAZI MEKÂNLAR

  1. Arafat : Mekke’nin yaklaşık 25 km. güneydoğusunda düz bir alanının adıdır. Bu alanda Cebel-ür Rahme ve Nemire Mescidi bulunmaktadır. Hz. Adem (a.s.) ile Hz. Havva’nın Cennetten indirildikten sonra buluştukları yere “Arafat”, buluştukları güne de “Arefe” denilmiştir.  Haccın aslî rüknüdür. Arefe günü Arafat’ta vakfe yapılmadığı takdirde hacı olunmaz. Burada öyle ve ikindi namazları, öğle namazı vaktinde birleştirilerek (Cem-i Takdim) kılınır.
  2. Müzdelife: Arafat ile Mina arasında Harem sınırları içinde bir bölgenin adıdır. Akşam vakti Arafat’tan ayrılan hacılar bu bölgeye gelir. Akşam ve yatsı namazlarını burada “Cem-i Tehir” ile peş peşe kılarlar. Müzdelife vakfesi vaciptir. Şeytan taşlama için iri nohut büyüklüğündeki taşlar bu bölgeden toplanır. Toplanamadığı takdirde Mina’dan da  toplanması mümkündür. Kur’an-ı Kerim’de adı geçen Meş’ar-ül Haram Mescidi bu bölgede bulunmaktadır.
  3. Mina: Müzdelife ile Mekke arasında Harem sınırları içinde bir bölgenin adıdır. Cemerat ismiyle bilinen şeytan taşlama yerleri ve hac kurbanlarının kesildiği mezbahalar bu bölgededir. Hz. İbrahim, oğlu Hz. İsmail’i Allah rızası için kurban etmeye getirdiği yer bugünkü Hayf Mescidi’nin bulunduğu yerdir. Şafiî, Malîkî ve Hanbelî mezhebine göre bayramın 2, 3; eğer Mina’da kalmaya devam edilecekse 4.günün gecelerinin yarısından çoğunu Mina’da geçirmek vaciptir. Hanefî dışındaki diğer üç mezhebe göre sebepsiz olarak bu görevin terki “dem” gerektirir.
  4. Nur Dağı: (Hira Mağarası) Mekke’nin kuzeydoğusunda kütle kayalardan oluşan bir dağın adıdır. Bu dağın tepesinde Hira Mağarası’nın bulunması nedeniyle Hira Dağı da denilmektedir. Peygamberimiz (s.a.s.)’e ilk vahiy, miladî 610 yılında bu dağdaki Hira Mağarası’nda gelmiştir. “Seni yaradan Rabbi’nin adıyla oku” emri ilahîsiyle Cebrail (a.s.) Peygamberimize peygamberlik görevini burada müjdelemiştir.

      NOT: Mağaranın bulunduğu dağın zirvesine tırmanmak bir ibadet olmayıp özellikle kalp,   
      tansiyon ve şeker hastalığı gibi rahatsızlığı olanlar  ile yaşlıların çıkması doğru değildir.

  1. Sevr Dağı (Sevr Mağarası):  Mekke’nin güneyinde yaklaşık 5 km. mesafede bir çok tepeden oluşan bir dağdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) ile yol arkadaşı Hz. Ebubekir’in hicret ederlerken 3 gün süreyle içinde kaldıkları  Sevr Mağarası da bu dağda bulunmaktadır. Mağarada kaldıkları süre içinde bazı mucizevî olaylar vuku bulmuştur. Allah (c.c.), Resulünü ve onun yol arkadaşını müşriklerin kötülüklerinden korumak için örümcek ve güvercin gibi bazı mahlukatlarını görevlendirmiştir.
  2. Cennet-ül Mualla Mezarlığı: Bu mezarlık Mekke şehrinin tarihî ve en eski mezarlığıdır. Peygamberimiz (s.a.s.)’in dedeleri, öz dedesi Abdulmuttalip ile amcası Ebu Talip bu mezarlıkta medfundur. Yine bu mezarlıkta Annemiz Hz. Hatice ve bir çok sahabî, tabiin ve İslâm büyüklerinin kabri de bulunmaktadır.
  3. Cin Mescidi: Cin suresinin indiği yerde inşa edilmiş olan bir mescittir. Bu mescit, Cennet-ül Mualla kabristanının yanındadır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) burada cinlerle birkaç defa görüşmüştür.
  4. Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in doğduğu Ev: Kâbe’nin doğu tarafında bulunan bu ev betonarme olarak yapılmış bir bina olup halen kütüphane olarak kullanılmaktadır. Peygamberimiz (s.a.s.) Milâdî 20 Nisan 571 (12 Rebiulevvel) Pazartesi gecesi tan yeri ağarırken bu evde dünyaya gelmiştir.

En üst

HACDA KADINLARLA İLGİLİ HÜKÜMLER

Kadınlar aşağıda belirtilen şartlar dışında aynen erkekler gibi haccederler.

  1. Hacca gidecekleri zaman yanlarında eşi veya bir mahremi yani kendisine nikâh düşmeyen bir akrabasının bulunması şarttır. Bu görüş Hanefî  mezhebine göredir. Şafiî mezhebinde ise, yol emniyeti ve güvenliği sağlandığı takdirde üç  kadının bir grup oluşturmaları yeterli görülmüştür.
  2. Kadınlar ihramlı iken, mutat olarak  her gün giydiği elbiselerini ve ayakkabılarını giymeye (çorap, mest, çizme gibi) devam ederler. Başlarını örterler ancak ihramlı oldukları sürece yüzlerini açık tutarlar.
  3. Telbiye, tekbir, tehlil, salavat-ı şerife, diğer zikir ve duaları sesini yükseltmeden yaparlar.
  4. Tavafta  remel, sa’yde ise hervele yapmazlar.
  5. Adet halindeki kadınlar, tavafın dışında haccın bütün menâsikini yapabilirler. Bu halleri devam ederse farz olan ziyaret tavafını bayramın ilk üç gününden sonra da yapabilirler. Bunun için herhangi bir ceza da gerekmez.
  6. İfrad haccı için ihrama girdikten sonra âdet gören kadınlar, Kudûm tavafını yapmazlar. Temizlenmeden Arafat’a çıkmak durumunda kalırlarsa Arafat’a çıkarlar. Arafat ve Müzdelife vakfeleri ile  şeytan taşlama görevini yaparlar. Temizlendikten sonra ziyaret tavafını yaparlar.
  7. Temettu haccı için ihrama girdikten sonra âdet gören kadınlar, Arafat’a çıkmadan önce temizlenmezlerse umresini iptal ederler ve Arafat’a çıkarken Hac için ihrama girerler, dolayısıyla İfrad haccı yapmış olurlar. Ancak hacdan sonra iptal ettikleri umreyi kaza eder ve bu sebeple ceza kurbanı keserler. Bu hüküm Hanefî mezhebine göredir 
  8. Kıran haccı için ihrama girdikten sonra âdet gören kadınlar, umre yapmadan önce Arafat’a çıkmak durumunda kalırlarsa, umre niyetleri bozulmuş olur. Kurban kesmeleri de gerekmez. Ancak hacdan sonra bozulan umreyi kaza ederler ve bozdukları için de bir ceza kurbanı keserler. Bu hüküm Hanefî Mezhebi’ne göredir.
  9. İhramdan çıkmak için saçlarını tıraş etmezler, uçlarından biraz keserler.
  10. Erkekler arasında sıkışmamak için Hacer-ül Esved’i uzaktan istilâm ederler.
  11. Hac yaptıktan sonra ayhali gören ve bu haliyle Mekke’den ayrılan kadınlardan veda tavafı sakıt olur. Herhangi bir ceza da gerekmez.

En üst

MEDİNE–Î MÜNEVVERE 

Medine, Suudi Arabistan’ın Hicaz bölgesinde, Mekke’nin yaklaşık 450 km. kuzeyinde ve Kızıldeniz kıyısından iki yüz km. kadar içerde yer alan bir şehirdir. İslâm’dan önceki adı “Yesrib” iken, Hicretten sonra Hz. Peygamber tarafından “El-Medine” diye adlandırılmıştır. Zamanla, “Peygamber’in Şehri” anlamına, “Medinetü’n-Nebi” ve “Allah Resulü’nün nuru ile aydınlanmış şehir” anlamına gelen “El-Medinetü-l Münevvere” diye de anılmaya başlamıştır.
Medine, Hz. Peygamber’in hicret yurdudur. Mekkeli müşriklerin baskı ve eziyetleri sonucu Allah’ın Resulü buraya hicret etmiş ve peygamberlik hayatının son on yıllık kısmını burada geçirmiş, Kur’an’ın büyük bir kısmı bu topraklarda inmiştir. Yine, ilk İslâm devleti Resulullah’ın öncülüğünde Medine’de kurulmuş ve İslâm’ın nuru dünyaya buradan yayılmıştır. Allah’ın Resulü (s.a.s.) son nefesini de bu toprakta vermiş ve  yine burada toprağa verilmiştir. Her Müslüman, o büyük peygamber (s.a.s.)’in yaşadığı, İslâm’ı tebliğ ettiği yerleri görmek, onun soluduğu havayı solumak arzusunu içinde taşır. İşte bu sebeple, daha ilk dönemlerden itibaren Müslümanlar, Hz. Peygamber’in mescidinin, kabrinin, Uhud şehitliğinin ve Baki mezarlığının bulunduğu ve İslâm tarihinin bir çok önemli olayının gerçekleştiği Medine-i Münevvere’yi ziyaret etmeye devam etmişlerdir. Ve  bu ziyareti gerçekleştirmek için de adeta fırsat kollamışlardır.

MESCİDİ-İ NEBEVİ

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in Medine’ye hicret buyurmalarından sonra Medine’nin merkezinde yapım çalışmalarına bizzat katılarak yaptığı camidir. Şanlı Peygamberimiz (s.a.s)  ve iki büyük halifesi Hz. Ebubekir ile Hz. Ömer’in kabr-ı şerifleri bu mescitte yeşil kubbe altındadır.  Peygamberimizin kabri ile minberi arasındaki alana Ravza-i Mutahhara denilmekte olup buranın cennet bahçelerinden bir bahçe olduğu vasıflandırılmıştır. Çünkü Hz. Peygamber  (s.a.s.) “Evimle minberim arası, cennet bahçelerinden bir bahçedir” buyurmuşlardır. Mescid-i Nebi’yi ziyaret etmek ve burada kılınan namazın fazileti hakkında bazı hadisler şöyle rivayet edilmiştir. 1) “Beni vefatımdan sonra ziyaret eden sağlılığımda ziyaret etmiş gibidir.”(Dare Kutni, Beyhaki )  2) “Kabrimi ziyaret eden şefaatimi hak eder” (Dare Kutni) 3) “Benim şu mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram dışında,  diğer mescitlerde kılınan bin namazdan daha faziletlidir” (Müslim).  Bunun için Medine’de kalınan süre içinde beş vakit namazını Mescid-i Nebevî’de kılmaya ve imkân oldukça oruçlu bulunmaya gayret etmelidir. Bol bol salat ve selam getirmelidir.

En üst

MEDİNE-İ MÜNEVVERE’DEKİ BAZI ZİYARET YERLERİ

  1. Kuba Mescidi : Kuba, Mescid-ı Nebevî’ye yaya olarak yaklaşık bir saatlik (4-5 Km.) mesafede bulunan meskûn mahaldir. Bugün Medine’nin bir mahallesi haline gelmiştir. Peygamberimiz (s.a.s.), Mekke’den Medine’ye hicreti sırasında 14 gün süreyle Kuba’da konaklamıştır. Bu süre zarfında kendisinin de yer aldığı İslâm’ın ilk mescidi’ni yapmış ve içinde namaz kılmıştır. Medine’ye yerleştikten sonra da genellikle Cumartesi günleri binekle veya yaya olarak Kuba’yı ziyaret eder ve namaz kılardı. Konuyla ilgili bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır. “Kuba Mescidi’nde kılınan bir vakit namaz, bir umre yapmak gibidir.” (İbn Mace). Kuba Mescidi’ni ziyaret edip burada iki rekât namaz kılmak müstehaptır.  
  2. Mescid-i Kıbleteyn : İslâm’ın ilk yıllarında namaz Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya doğru kılınıyordu. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) namazın Mescid-i Haram tarafına dönülerek kılınmasını arzu ediyor ve bu yönde vahiy gelmesini bekliyordu. Hicretten 16 ay sonra bir gün Peygamberimiz (s.a.s.) Selemeoğulları Mescidi’nde sahabileri ile birlikte öğle namaz kılarken, namazın ilk iki rekâtı  tamamlandığı sırada Kıble’nin Mescidi Haram olması yönünde vahiy geldi ve kendisi ile birlikte namaz kılanlar yüzlerini ters yöne, yani Mekke’deki Mescid-i Haram’a çevirerek namazını böylece tamamladılar. Bunun için bir namaz, iki ayrı kıbleye doğru yönelerek kılındığından bu mescide “iki kıbleli Mescid”  anlamına gelen “ Mescid-i Kıbleteyn “denilmiştir.
  3. Cennet-ül Bakî (Bakî  Mezarlığı ) : Mescid-i Nebevî’nin doğu tarafında bulunan Bakî Mezarlığı, Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in zamanından beri kabristan olarak kullanılmaktadır. Bu mezarlığın yerini Resulullah  (s.a.s.) kendisi belirlemiştir. Burada İslâmiyet uğrunda hiçbir fedakârlıktan çekinmeyen on bin civarında sahabi yatmaktadır. Bunlardan Hz. Osman, Hz.Abbas, Hz. Aişe, Hz. Hasan, Sad b.Ebi Vakkas, Abdurrahman b.Avf, Ebu Hureyre; Peygamberimizin oğlu İbrahim, halası Safiye, kızlarından Fatıma, Rukiye, Zeynep ve Tabiûndan İmam-ı Malîk gibi (Allah hepsinden razı olsun) bir çok sahabi ve Tabiûn yatmaktadır. Mezarlığın içine girmek şart  olmayıp kapalı olduğunda dışarıdan da ziyaret edilebilir. Peygamber efendimiz (s.a.s.), zaman zaman Bakî Mezarlığını ziyaret eder ve orada yatan mü’minler için dua ederdi.
  4. Uhud şehitliği: Uhud, Medine’nin 5 km.  kuzeyinde yer alan  dağın adıdır. Hz. Peygamber (s.a.s.) hicretin 3.yılında bu dağın eteklerinde Mekkeli müşriklerle savaşmış, bu savaşta Ashabı kiramdan 70 kişi şehit olmuş ve buraya defnedilmiştir. Peygamberimizin amcası ve şehitlerin efendisi Hz.Hamza (r.a.) da bunların arasındadır. Hz. Peygamber (s.a.s.) her yıl Uhud şehitlerini ziyaret eder ve onlara dua ederdi. Uhud şehitlerini ziyaret etmek de müstehaptır. Bu hususta Peygamberimiz (s.a.s.) “Uhud bizi sever, biz de kendisini severiz. (Buharî)  diye buyurmuşlardır.
  5. Yedi Mescidler: Hendek savaşının yapıldığı bölgede bir birine yakın ve küçük küçük yedi Mescid bulunmaktaydı. Bunun için buna “yedi mescidler” ismi verilmişti. Bugün ise bu mescidlerin yerine büyük bir cami yapılmıştır.  Miladi 627 yılında Mekkeli müşrikler ve müttefikleri (10000 kişi) ile Müslümanlar (3000 kişi) arasında cereyan eden ve Müslümanların zaferiyle sonuçlanan Hendek Savaşı’nın geçtiği bu yer, ibret almak ve burada savaşan Müslümanlara dua etmek için ziyaret edilebilir.

En üst

HAC VE UMRE İLE İLGİLİ BAZI TERİMLER

Afakî: Mekke’nin etrafında “Mikat” denilen noktaların sınırladığı bölgenin dışında ikamet eden kimselerdir.Örneğin: Türkiye’den hacca veya umreye gidenler afakîdir.
Bedel: Üzerine hac farz olduğu halde hastalık, yaşlılık veya başka bir şer’î mazereti nedeniyle bizzat hac yapma imkânı bulunmayan kimsenin, yerine başkasının hac görevini yapması demektir.
Bedene: Harem bölgesinde kesilen deve ve sığır cinsinden olan kurbana  denir.
Cem-i Takdim: Kelime olarak, öne alıp birleştirmek anlamına gelen Cem-i Takdim; terim olarak, Arafat’ta öğle namazı ile ikindi namazını, öğle vaktinde peşpeşe kılmak demektir.
Cemi-i Te’hir: Sözlük anlamı, geciktirerek birleştirme anlamına gelen “Cem-i Te’hir” Müzdelife’de akşam namazı ile yatsı namazını, yatsı vaktinde peşpeşe kılmak demektir.
Cemre: Sözlükte çakıl taşı ve ateş koru anlamına gelen “cemre”, bir hac terimi olarak hacıların Kurban Bayramı günlerinde Mina’da, halk arasında şeytan taşlama diye isimlendirilen yerlere attıkları küçük taşların her birine denir. Bu taşların atıldığı yere de mecazi olarak cemre denir. Çoğulu “cemerat” tır. 
Dem (Ceza Kurbanı): Arapça’da kan anlamına gelir. Bir hac terimi olarak, hac ve umre esnasında ibadet maksadıyla veya bir vacibin terki, geciktirilmesi ya da bir ihram yasağının ihlal edilmesi sonucu ceza olarak bir koyun veya keçi kesilmesi anlamına gelir.
Eyyam-ı Nahr: Kurban kesme günleri demektir. Hanefî, Malikî ve Hanbelî İmamlarına göre Kurban kesme günleri bayramın ilk üç günüdür. (İmam-ı Şâfiî’ye göre ise ilk dört günüdür.)
Eyyam-ı Teşrîk: Arapça’da kelime olarak eyyam, “günler”, teşrîk ise “etleri doğrayıp güneşte kurutmak” demektir. Hac terimi olarak, Zilhicce’nin 9,10,11,12 ve 13. günleridir. Bugünlerde teşrîk tekbirleri alındığı için Eyyam-ı Teşrik denilmiştir. (Teşrik tekbirleri, Arefe günü sabah namazından itibaren başlar , Bayramın 4. günü ikindi namazı bitiminde sona erer.)
Farz: Kesin ve bağlayıcı bir delil ile yapılması istenen fiil ve ameller demektir. Farz olan görevlerin yerine getirilmesi zorunludur. İnkâr eden kâfir olur.
Fevat: Kelime olarak; yitirmek, zamanını kaçırmak anlamına gelen “fevat”, süresi içinde Arafat vakfesine yetişememek, vakfenin zamanını kaçırmak demektir. 
Fidye: İbadette yapılan kusur ve noksanlıkların tamamlanması için  ödenen cezalara “fidye” denir.
Hacer-ül Esved: Kelime anlamı siyah taş demektir. Kâbe’nin doğu köşesinde bulunan 18-19 cm. kutrunda kırmızımsı, siyah ve parlak bir taştır. Ebu Kubeys dağından getirilen bu taş, tavafa başlangıç işareti olarak konulmuştur. Yaklaşık 1.5 metre yükseklikte olup özel muhafazası içinde korunmaktadır.
Halk ve Taksir: Hac veya umre yapmak niyetiyle ihrama girmiş kimsenin belli menâsikleri yaptıktan sonra ihramdan çıkması için saçını kazıtması veya kısaltması demektir.
Harem Bölgesi: Yasak bölge anlamına gelen “Harem Bölgesi” Mekke ve çevresine verilen bir isimdir. Bu bölge, bitkileri koparılmamak ve hayvanları avlanmamak üzere sınırları, Cebrail (a.s.)’ın göstermesiyle Hz. İbrahim (a.s.) tarafından belirlenmiş, bu sınırları gösteren işaretler Peygamberimiz (s.a.s.) tarafından da yenilenmiştir. En yakın sınırı 8 km. mesafede “Ten’im”, en uzak sınırı ise Cidde istikametinde Hudeybiye yakınlarındaki “Aşâir”dir.
Hatîm   :Kâbe’nin kuzeybatı duvarının karşısında, yerden 1 metre yükseklikte, 1,5 metre kalınlığında yarım daire şeklindeki duvara “Hatîm” denilir. Tavaf bu duvarın dışından yapılmaktadır.
Hedy: Harem bölgesinde hacla ilgili olarak kesilen kurbanlara “hedy” denir.
Hervele: Safa ile Merve tepeleri arasında sa’y yaparken erkeklerin yeşil ışıklar arasında kısa adımlarla koşarak,(hızlı yürüyerek) canlı ve çalımlı yürümesi demektir.
Hıll: Harem bölgesi ile Mikat sınırları arasında kalan bölgeye “hıll” denir. Harem bölgesinde işlenmesi haram işlerin burada helal olması nedeniyle bu isim verilmiştir.
Hicr-i İsmail: Kâbe’nin kuzey-batı duvarı ile Hatîm arasındaki boşluğa “Hicr-i İsmail denir. Ayrıca buraya “Hicr-i Kâbe” ve “Hatîra” da denilmektedir. Burada namaz kılıp dua edilir. Hz. İbrahim ile oğlu Hz. İsmail’in yaptığı Kâbe binası bu kısmı da içine alıyordu. Ancak daha sonraki bir tamirde Kâbe dışında bırakılmıştır. Ayrıca Hz. İsmail ile annesi Hz. Hacer’in buraya defnedildiği de rivayet edilmiştir.
Iztıba: Kelime olarak, bir şeyi koltuğun altına sokmak anlamındadır. Dinî bir terim olarak ıztıba, peşinden sa’y yapılacak tavafta erkeklerin omuzlarına aldıkları ihramın bir ucunu sağ koltuk altından geçirip sol omuzları üzerine atarak sağ omuzu ve sağ kolu açık bırakmak demektir .
İstilam: Hacer-ül Esved’i selamlamak demektir. Tavafta her şavtın bitiminde Hacer-ül Esved’i öpmek suretiyle selamlar. Ancak izdiham nedeniyle yaklaşılması mümkün olmadığı takdirde uzaktan el işaretiyle selamlar ve sağ elinin içini öper.
İzar: Belden aşağıya dolanan peştamal gibi örtüye “izar” denir. (ihramın alt parçası)
Kâbe: Allah’a ibadet edilmek üzere, yeryüzünde yapılan ilk binadır. Mekke’de Mescid-i Haram’ın ortasında yaklaşık 13 metre yüksekliğinde, 12 metre boyunda, 11 metre genişliğinde taştan yapılma, dört köse bir binadır.
Keffaret: İşlenen suç (hac’da) karşılığında ödenmesi gereken ceza demektir. Oruç, sadaka veya kurban gibi.
Makamı İbrahim: Hz. İbrahim (a.s.)’ın Kâbe’yi inşa ederken iskele olarak kullandığı ve ayak izlerinin bulunduğu taşın olduğu yer ve çevresidir.
Menâsik: Hacda ve umrede yerine getirilmesi gereken vazifelerin tümüne “ menâsik” denir. Bunlardan ihram, tavaf, sa’y, Arafat ve Müzdelife vakfeleri, şeytan taşlama ve veda tavafı gibi. Ayrıca menasik, taat, ibadet, kurban kesmek ve kurban kesilen yer anlamına da gelmektedir.
Mes’a: Hac ve umre yapan kimselerin, Safa ile Merve arasında sa’y ettikleri yere “Mes’a” denir.
Mikat: Doğrudan Harem bölgesine veya Mekke’ye gelen Afakîler’in ihramsız olarak geçemeyecekleri sınırları belirleyen noktalardır. Bunlar ;

    1. Zulhuleyfe (Âbâr-ı Ali); Medine’nin 11 km. güneyindedir.  
    2. Cuhfe: Şam ve Şam cihetinden Mekke’ye gelen Mısırlılar ile Kuzeybatı Afrikalıların mikatıdır. Yaklaşık 187 km. uzaklıktadır.
    3. Karn; Necd ve Kuveyt bölgesinden gelenlerin mikatıdır. Mekke’ye uzaklığı yaklaşık 96 km.dir.
    4. Zat-ü Irk: Mekke’ye Irak yönünden gelenlerin mikatıdır. Mekke’ye uzaklığı yaklaşık 94 km.dir.
    5. Yelemlem: Yemenlilerin mikatıdır. Mekke’ye yaklaşık 54 km. mesafededir.

Mizab: Kâbe-i Muazzamea’nın damında biriken yağmur sularının dışarıya akmasını sağlamak üzere Hatîm’in bulunduğu taraftaki duvarın üstüne yerleştirilmiş, altından mamul bir oluktur. Buna “Altınoluk” da denilmektedir.
Muhrim: İhrama giren kimseye ihramlı olduğu sürede “muhrim” denir.
Mukim: Dinî bir terim olarak; aslî vatanında bulunan veya aslî vatanından ayrılarak bir yerde 15 gün ve daha fazla kalmaya niyetlenen kimse demektir. (Hanefî’nin görüşüdür.)
Mültezem: Hacer-ül Esved ile Kâbe kapısı arasında kalan kısma “Mültezem” denir. Hacılar tavaftan sonra Mültezem’e giderek bol bol dua eder ve gözyaşı dökerler.
Râbbenâ Âtinâ Duası : “Râbbenâ Atina fidd-dünya haseneten ve fil ahireti haseneten vekina azâben-nâr.” Demektir.
Remel: Erkeklerin, tavafın ilk üç şavtında kısa adımlarla koşarak (canlı yürüyerek) ve omuzlarını silkerek çalımlı yürümeleridir. Sadece arkasında sa’y yapılacak tavaflarda sünnettir.
Remy-i Cimar: Hacıların Kurban Bayramı günlerinde Mina’da halk arasında şeytan taşlama diye isimlendirilen yerlere, usulüne uygun olarak küçük taşları atmaktır.
Rida: Belden yukarıya örtülen havlu ve benzeri örtüye “rida” denir. (ihramın üst parçası)
Rükün: İbadetlerin aslî unsurlarıdır. Bunlardan birisinin yapılmaması durumunda ceza veya kefaret ödemekle sahih olmaz. Örneğin; Hac ibadetinde Arafat vakfesi ve ziyaret tavafı gibi.
Seferî: En az 90 km.lik bir yolu katetmek üzere memleketinden ayrılan ve gittiği yerde 15 günden daha az kalmaya niyetlenen kimse demektir. Gerek yolculukta gerekse gittiği yerde dört rekâtlı namazlarını kısaltarak iki rekât olarak kılar. (Hanefî’nin görüşüdür.)
Sünnet: Peygamber efendimizin yaptığı ve Müslümanların da yapmasını istediği görevlerdir.
Şavt: a) Tavafta; Hacer-ül Esved’den başlayıp tekrar aynı yere gelinceye kadar Kâbe’nin etrafını bir defa dolaşmaktır.  b) Sa’y de; Safa’dan Merve’ye gidiş ve Merve’den Safa’ya dönüşlerden her birine “şavt” denir.
Tatavvu: Farz ve vacip olmadığı  halde, fazla sevap için nafile olarak yapılan ibadetlere “tatavvu” denir.
Tavaf: Hacer-ül Esved köşesinden başlayarak Kâbe’nin etrafını usulüne göre yedi defa dolaşmaktır. Devirlerden her birine “şavt” denir.
Tehallül: Hac ve umre maksadıyla ihrama girmiş kimsenin ihramdan çıkması demektir.
Tehlil: “Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh, lehü-l mülkü ve Lehü-l hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr” demektir.
Tekbir: “Allahu Ekber, Allahu Ekber, Lâ ilâhe illalâhu vallâhu ekber, Allahu Ekber ve Lillâhil-Hamd” demektir.
Telbiye: “Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk,  Lebbeyke Lâ şerike Leke Lebbeyk, İnne-l Hamde ve’nni’mete leke ve’l mülk, Lâ şerike lek” demektir.
Terviye günü:  Zilhicce ayının 8.günü, yani Arefe’den bir gün önceki günün adıdır. Hacılardan bir kısmı bugün Mina’ya çıkar ve geceyi burada geçirirler. Bir kısmı da doğrudan Arafat’a çıkarlar. 
Udhiye: Kurban Bayramı’nda belirli şartları haiz kimselerin kesmeleri vacip olan kurbana “udhiye” denir.
Vacip: Kesin olmayan bir delil ile yapılması istenen fiil ve amellerdir. Yerine getirilmesi zorunludur. Çünkü Hanefîler vacibe amelî farz demişlerdir.
Vakfe: Hac yapmak niyetiyle ihrama girmiş kimsenin Zilhicce ayının 9.günü öğleden sonra Arafat’ta, Arafat’tan ayrıldıktan sonra da aynı gece Müzdelife’de bir müddet kalmasıdır.
Zemzem: Kâbe’nin doğusunda, Cenab-ü Hakk’ın Hz. Hacer ile oğlu Hz. İsmail’e ihsan ettiği mübarek suyun yerinde, kazılan kuyudan çıkan sudur. Hacılarımız bu sudan memleketlerine getirerek teberrük ve hayır kastı ile ziyaretçilerine ikram ederler.

En üst

ADIM ADIM HAC

A - ÖNCE MEKKE’YE GİDİLECEKSE;
1- Evdeki hazırlık:
Yolculuğa çıkmadan önce, hazırlık olarak: koltuk altı ve benzer kılları gideririm. Tıraş olur, tırnaklarımı keser (bunlar müstehaptır) ve boy abdesti alırım. (sünnettir). Adetli bayanlar da boy abdesti alırlar. Yolculuk çantamı açarak içine, yedek yazlık elbiselerimi, iç çamaşırlarımı, bir adet hırka, tıraş takımı, tırnak makası, diş fırçası, kokusuz sabun, kemer, küçük bir banyo havlusu ve hac süresince bana yetecek kadar sürekli kullandığım ilaçları (rapor veya reçetesi ile birlikte) koyarım.Yolda kullanmak zorunda olduğum ilaçlarım varsa küçük çantama koyarım. Ayrıca çantamın üzerine mutlaka adım-soyadım, telefonum ile organizasyonu yapan kurum veya acentanın adını yazarım. Daha sonra ihram, kemer, terlik ve boyna takılan küçük çantamı ayrı bir poşete koyar, beraberimde havaalanına götürürüm. Uçuş saatinden yaklaşık 4 saat önce havaalanında olacak şekilde evden ayrılırım.
2- İhram :
Havaalanına geldikten sonra içeri girer, görevlileri bulurum. Burada bana pasaport ve kimlik kartı verilir. Kimlik kartını hemen boynuma takar ve hacdan dönünceye kadar boynumdan çıkarmam. Pasaportumu ise küçük çantama koyar ve Cidde Havaalanında yapılacak resmî ve gümrük işlemlerinden sonra görevlilere teslim edinceye kadar iyi korurum. Bu  arada sıraya girerek pasaportumu görevlilere gösterip çantamı uçak kargosuna teslim ederim. Daha sonra ihrama girmek üzere mescide veya ihram giyme yerine giderim. Atlet ve kilot dahil bütün elbiselerimi çıkarırım. (sadece erkekler). İki parçadan oluşan ihram örtüsüne bürünür ve üzerine kemer bağlarım. (kadınların  ihramı kendi elbiseleri olup sadece başlarını açmaz ve yüzlerini örtmezler). Kerahet vakti değilse iki rekât ihram namazı kılarım. Bu namazı kılmak sünnettir. (İlk rekâtta Fatiha’dan sonra “Kafirûn”; ikinci rekâtta “İhlas” surelerinin okunması efdâldir.)
Haccın şartlarından biri olarak ihram, hac yada umre yapmaya niyet eden kişinin, başka zamanlarda işlemesi mubah olan bazı fiil ve davranışları, belirli bir süre kendisine haram kılması ve yasaklamasıdır. Buna “ihrama girme” denir. İhrama niyet ve telbiye ile girilir. Niyet ve telbiye ihramın rükünleridir. Bunlar olmadan ihrama girmiş sayılmaz.
3- Niyet:  
Niyet etmek üzere din görevlisinin yanına gelirim.

  1. İfrad haccı yapacak isem; sadece hac yapmak üzere şöyle niyet ederim. “Allah’ım! Senin rızan için hac yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve benden kabul eyle” dedikten sonra telbiye “Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk,  Lebbeyke Lâ şerike Leke Lebbeyk, İnne-l Hamde ve’nni’mete leke ve’l mülk, Lâ şerike lek” getiririm. Böylece hac için ihrama girmiş oldum, dolayısıyla ihram yasakları başlamıştır. Kurban Bayramının ilk günü tıraş oluncaya kadar ihramda kalır ve ihramlıya yasak olan fiil ve davranışlardan sakınırım.  İhrama girmek haccın şartıdır. (farzdır)
  2. Temettu Haccı yapacak isem; önce sadece umre yapmak üzere şöyle niyet ederim. “Allah’ım! Senin rızan için umre yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve benden kabul eyle” dedikten sonra telbiye “Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk,  Lebbeyke Lâ şerike Leke Lebbeyk, İnne-l Hamde ve’nni’mete leke ve’l mülk, Lâ şerike lek” getiririm. Böylece umre için ihrama girmiş oldum, dolayısıyla ihram yasakları başlamıştır. İhrama girmek haccın şartıdır.(farzdır).
  3. Kıran Haccı yapacak isem; umre ve hac yapmaya (her ikisine birden) niyet ederim. Niyetimi şöyle yaparım. “Allah’ım! Senin rızan için umre ve hac yapmak istiyorum. Bunların edasını bana kolay kıl ve her ikisini de kabul eyle” dedikten sonra telbiye “Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk,  Lebbeyke Lâ şerike Leke Lebbeyk, İnne-l Hamde ve’nni’mete leke ve’l mülk, Lâ şerike lek” getiririm. Böylece Kıran haccı için ihrama girmiş oldum, dolayısıyla ihram yasakları başlamıştır. Bayramın ilk günü kurbanım kesilip tıraş oluncaya kadar ihramda kalır ve ihram yasaklarına riayet ederim.

Not: Hanefî mezhebine göre hac ve umreye niyet ile telbiye getirmek ihramın       rükünlerindendir. Telbiye getirilmezse ihrama girilmiş sayılmaz.
4- Yolculuk:
Uçağa binmek üzere polis kontrolünden geçtikten sonra bekleme salonuna geçerim. Daha sonra görevlilerin talimatı üzerine uçuş kartını görevlilere göstererek uçağa binerim ve hosteslerin gösterdiği yerde otururum.Yaklaşık 3-3,5 saat sürecek uçak yolculuğu esnasında telbiye, tekbir, tehlil ve Salâvat-ı Şerife getirmeyi ihmal etmem. Her fırsatta yüksek sesle telbiye getirmek sünnettir.( Bayanlar seslerini yükseltmezler.) Yolculuk süresince uçakta sigara içmek yasaktır.
Cidde havaalanında uçaktan inerim. Buradaki resmî  işlemler yapıldıktan sonra bir sonraki salona geçip çantamın banttan çıkıp çıkmadığını kontrol ederim. Tüm çantalar Suudi Arabistan görevlilerince otobüslere binilecek toplanma yerine götürülmektedir. Burada yapılacak gümrük ve pasaport kontrolünden sonra, ben de grubumun toplandığı yere giderim. (Buradaki işlemlerin yapılmasında DİYANET ve TÜRSAB görevlileri yardımcı olmaktadır.) Namaz vakti ise; abdest alır, 4 rekâtlı farz namazlarımı 2 rekât olarak kılarım. Çantamın gelip gelmediğini tekrar kontrol ettikten sonra otobüse binmeye hazırlanırım.
Mekke’ye gitmek üzere, S.Arabistan görevlileri tarafından pasaportum alındıktan sonra grupla birlikte otobüse biner, yaklaşık 100 km.lik bir yolculuktan sonra Mekke’deki otelime inerim. Daha önceden belirlenmiş ve kapıda ismim yazılı odaya girerek eşyalarımı bıraktıktan sonra istirahata çekilirim. Mümkünse banyo yaparım. Kâbe’ye gitmeden önce mutlaka otelden adres kartını alırım. Görevlilerin tespit edeceği saatte grubumla birlikte servis otobüsüne binerek Kâbe’ye giderim. Otobüslere binerken sıraya riayet eder  ve yer seçmem.

5- Tavaf:
Otobüsten indikten sonra, grupla birlikte Mescid-i Haram’a doğru saygılı bir şekilde telbiye getirerek yürürüm. Beytullah’ı görünce telbiyeyi keser, üçer defa tekbir ve tehlil getiririm ve benim için en önemli olan dua ve dileklerimi Rabbimden niyaz ederim. (Kadınlar adetli iken Kâbe’ye giremez ve tavaf yapamazlar). Kâbe’ye girdikten sonra Hacer-ül Esved hizasına yetişmeden hemen önce, yerimde durarak yapacağım tavafa niyet ederim.

  1. Mikat’ta İfrad haccına niyet etmiş isem; sünnet olan kudûm tavafına şöyle niyet ederim. “Allah’ım! Senin rızan için yedi şavtlı kudûm tavafını yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve benden kabul eyle” dedikten sonra ellerimi kaldırarak “Bismillâhi Allâhü Ekber” demek suretiyle Hacer-ül Esved’i selamlar ve sağ elimin içini öperim.

Kudûm tavafına başlamak üzere Kâbe’yi soluma alarak Hacer-ül Esved köşesinden başlayıp, Hatîm duvarının dışından, yine aynı köşede tamamlanmak suretiyle Kâbe’nin etrafını yedi defa dolaşırım. Tavaf esnasında, duaları kitaptan okurum, okuyamıyorsam bildiğim duaları veya içimden geldiği gibi dua ederim. Ancak her şavtta Rükn-i Yemanî ile Hacer’ül Esved köşeleri arasında okunması sünnet olan “Rabbena Atina…” duasını okurum. Her Hacer-i  Esved hizasına geldiğimde uzaktan “Bismillâhi Allâhu Ekber” diyerek selamlar ve sağ elimin içini öperim.Hacer-ül Esved’i selamlamak sünnettir. Kudûm Tavafı bittikten sonra Mültezem’de veya uygun bir yerde dua ederim, sonra mümkün olursa Makam-ı İbrahim’in  arkasında, değilse Kâbe’nin uygun bir yerinde iki rekât “tavaf namazı” kılarım. Tavaf namazı vaciptir. Bu namazın ilk rekâtında fatiha’dan sonra “Kâfirûn”, ikinci rekâtında ise “İhlas” suresini okumak efdal olduğundan, biliyorsam bu sureleri okurum. Daha sonra zemzem içip Kâbe’den ayrılır ve otelime giderim. Bayramın ilk günü tıraş oluncaya kadar ihramda kalır ve ihram yasaklarına  riayet ederim.
NOT: Bayram günlerinde Ziyaret tavafından sonra  yapılması gereken hac sa’yını da Kudûm tavafı’nın peşinden yapmak istiyorsam tavafta Iztıba ve ilk üç şavtında da Remel yaparım. (Bayanlar Remel yapmazlar). Tavafta Iztıba ve Remel yapmak sünnettir.

  1. Mikat’ta Temettu haccına niyet etmiş isem; umre tavafına şöyle niyet ederim. “Allah’ım! Senin rızan için yedi şavtlı umre tavafını yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve benden kabul eyle” dedikten sonra ellerimi kaldırarak “Bismillâhi Allâhü Ekber” demek suretiyle Hacer-ül Esved’i selamlar ve sağ elimin içini öperim.

Tavafa başlamak üzere Kâbe’yi soluma alarak Hacer-ül Esved köşesinden başlayıp, Hatîm duvarının dışından, yine aynı köşede tamamlanmak suretiyle Kâbe’nin etrafını yedi defa dolaşırım. Tavaf esnasında, duaları kitaptan okurum, okuyamıyorsam bildiğim duaları veya içimden geldiği gibi dua ederim Ancak her şavt’ta, Rükn-i Yemanî ile Hacer’i Esved arasında okunması sünnet olan “Rabbena Atina…” duasını okurum. Her Hacer-ül Esved hizasına geldiğimde uzaktan “Bismillâhi Allâhu Ekber” diyerek selamlar ve sağ elimin içini öperim. Hacer-ül Esved’i selamlamak sünnettir. Tavafta Iztıba ve ilk üç şavtında Remel yaparım. (kadınlar remel yapmazlar) Tavaf bittikten sonra Mültezem’de veya uygun bir yerde dua ederim, sonra mümkün olursa Makam-ı İbrahim’in  arkasında, değilse Kâbe’nin uygun bir yerde iki rekât “tavaf namazı” kılarım. Tavaf namazı vaciptir. Bu namazın ilk rekâtında fatiha’dan sonra “Kâfirûn”, ikinci rekâtında ise “İhlas” suresini okumak efdal olduğundan, biliyorsam bu sureleri okurum. Daha sonra zemzem içip Umre sa’yını  yapmak üzere Mes’a’ya geçerim.

  1. Mikat’ta Kıran haccına niyet etmiş isem; önce sadece umre tavafını yapmak üzere şöyle niyet ederim. “Allah’ım! Senin rızan için yedi şavtlı umre tavafını yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve benden kabul eyle” dedikten sonra ellerimi kaldırarak “Bismillâhi Allâhü Ekber” demek suretiyle Hacer-ül Esved’i selamlar ve sağ elimin içini öperim.

Umre tavafına başlamak üzere Kâbe’yi soluma alarak Hacer-ül Esved köşesinden başlayıp, Hatîm duvarının dışından, yine aynı köşede tamamlanmak suretiyle Kâbe’nin etrafını yedi defa dolaşırım. Tavaf esnasında, duaları kitaptan okurum, okuyamıyorsam bildiğim duaları veya içimden geldiği gibi dua ederim Ancak her şavt’ta, Rükn-i Yemanî ile Hacer-’ül Esved arasında okunması sünnet olan “Rabbena Atina…” duasını okurum. Her Hacer-ül Esved hizasına geldiğimde uzaktan “Bismillâhi Allâhu Ekber” diyerek  selamlar ve sağ elimin içini öperim. Hacer-ül Esved’i selamlamak sünnettir. Tavafta Iztıba ve ilk üç şavtında Remel yaparım. (kadınlar remel yapmazlar) Tavaf bittikten sonra Mültezem’de veya uygun bir yerde dua ederim, sonra  mümkün olursa Makam-ı İbrahim’in  arkasında, değilse Kâbe’nin uygun bir yerinde iki rekât “tavaf namazı” kılarım. Tavaf namazı vaciptir. Bu namazın ilk rekâtında fatiha’dan sonra “Kâfirûn”, ikinci rekâtında ise “İhlas” suresini okumak efdal olduğundan, biliyorsam bu sureleri okurum. Daha sonra zemzem içip sa’y yapmak üzere Mes’a’ya geçerim ve Umre sa’yını aşağıda 6. maddede  açıklandığı şekilde  tamamlarım.
Eğer yorgun isem, iyice istirahat ettikten sonra bu defa sünnet olan Kudûm Tavafı’nı yapmak üzere tekrar Kâbe’ye döner ve şöyle niyet ederim. “Allah’ım! Senin rızan için “Kudûm Tavafı”nı yapmak istiyorum. Bana kolaylık ver ve benden kabul eyle” dedikten sonra tavafa başlar ve yukarda 5. madde (a) fıkrasında uygulaması belirtildiği şekilde yedi defa dolaşarak tamamlarım. Eğer Ziyaret Tavafı’ndan sonra yapılması gereken Haccın Sa’y’ını da şimdiden yapmak istiyorsam, kudûm tavafında Iztıba ve ilk üç şavtında da Remel  yaparım. Tavaf namazını kıldıktan sonra otele döner ve Kurban bayramının ilk günü kurbanımın kesilip tıraş oluncaya kadar ihramda kalırım.
NOT: Bazı hacıların, Hacer-ül Esved’i öpmek için itişip kakıştığı, dolayısıyla Müslümanlara eziyet ettiğini müşahede etmekteyiz. Halbuki tavafta; remel yapmak, Makam-ı İbrahim’in arkasında tavaf namazı  kılmak, Hacer-ül Esved’i öpmek ve zemzem içmek sünnettir. Ancak Müslümanlara eziyet etmek haramdır. Buna çok dikkat edilmesi gerekir. Ayrıca Makam-ı İbrahim’i öpmek ve ona el sürmek bir ibadet değildir.
6- Sa’y:  (Umre)
Dinî bir terim olarak Sa’y; Harem-i Şerif’in doğu tarafında, Safa ile Merve denilen iki tepecik arasında, Safa’dan başlayıp Merve’de tamamlanmak üzere yedi defa gidip gelmektir. (Safa’dan Merve’ye 4 gidiş ve Merve’den Safa’ya 3 geliş).
Umre sa’yını yapmak üzere Safa tepesine çıkarak, yönümü Kâbe’ye dönerim. Ellerimi açarak tekbir, tehlil, Allah’a hamd ve Peygamberimize salat-ü selam getirerek dua ederim. Duadan hemen sonra umre sa’yı için şöyle niyet ederim. “Allah’ım! Senin  rızan için Safa ile Merve arasında yedi şavt olarak umrenin sa’yını yapmak istiyorum. Bunun edasını bana kolay kıl ve benden kabul eyle” diyerek Safa’dan başlar 7’nci şavt olarak Merve’de bitiririm. (Bu niyet Temettu ve Kıran Haccı yapanlar içindir). Sa’y yaparken duaları kitaptan okurum, okuyamıyorsam bildiklerimi okur veya içimden geldiği gibi dua ederim. İki yeşil ışıklı direk arasında Hervele yaparım. (kadınlar hervele yapmazlar). Sa’y tamamlanınca Merve’de bol bol dua ettikten sonra, otelime dönerim. Umrenin sa’yı vaciptir. Terk edilirse dem gerekir.
    NOT: Kudûm tavafından sora haccın sa’yını da şimdiden yapmak istiyorsam, niyetimi
    umre  sa’yını değil, haccın sa’yını yapmaya” diye niyet ederim.
7- Tıraş: (Umre)
Tıraş; hac veya umre yapanların ihramdan çıkmak üzere, erkeklerin saçlarını dibinden kesmeleri veya her tarafından kısaltmaları; bayanların ise sadece saçlarının ucundan, örgülü ise her birisinden birer parmak boğumu kadar kesmeleridir. Tıraş, hac ve umrenin vaciplerindendir. Sadece Temettu haccı yapanlar umre sa’yından sonra tıraş olup ihramdan çıkarlar.
Eğer yaptığım hac, Temettu haccı ise, tıraş olup ihramdan çıkar ve normal elbiselerimi giyerim. Bundan sonra Terviye günü Hac için tekrar ihrama girinceye kadar benim için bütün ihram yasakları kalkmıştır.
Eğer yaptığım hac çeşidi, İfrad veya Kıran haccı ise tıraş olmadan Kurban bayramının birinci günü tıraş oluncaya kadar ihramda kalır ve ihram yasaklarına riayet ederim.
8- Mekke’de ikamet:
Bundan sonra Arafat’a çıkacağım Terviye gününe kadar,  namazlarımı mümkün mertebe Kâbe’de kılmaya özen gösterir ve imkânlarım ölçüsünde bol bol tavaf yapmaya çalışırım. Her tavaftan sonra tavaf namazı kılmayı unutmam. Çünkü her tavaftan sonra tavaf namazı kılmak vaciptir.  Eğer İfrad ve Kıran haccı yapıyorsam, ihramda olmam nedeniyle, ihram yasaklarını işlememeye dikkat ederim.
    NOT:  Kâbe’de, başka yerde namaz kılma imkânı varsa,  kadınların arkasında namaza             
    durmak uygun değildir.
9- Arafat:
Terviye günü, yani Zilhicce’nin 8. günü, uygulanacak program dahilinde Arafat veya Mina’ya çıkmak üzere hazırlıklarımı yaparım. Temettu haccı yapıyorsam, İlk ihrama girdiğim gibi tekrar ihrama girer bu defa hacca niyet ettikten sonra telbiye (Lebbeyk…) getiririm. (Tekrar  ihram yasakları başlamıştır). İfrad veya Kıran haccı yapıyorsam zaten ihramda olduğumdan ayrıca yapacağım bir niyet yoktur.Hazırlık olarak yatak pikesini ve bana verilen Arafat-Mina kumanyalarını kolaylıkla taşıyabileceğim bir çantaya koyar ve yolculuk için hazır  bir vaziyette odamda beklerim.
Arafat’a çıkmak üzere sükûnetle otobüse binerim. Otobüste yer seçmem, yaklaşık 25 km.lik yolculuk esnasında bol bol telbiye, tekbir, tehlil ve salâvat-ı şerife okurum. Arafat bölgesinde otobüsten indikten sonra gösterilen çadıra girerim. Burada sabah namazına kadar istirahat edebilirim.
Sabah namazından sonra gönlümü her türlü dünyevi düşüncelerden arındırarak, bütün samimiyetimle el açıp Allah’a yalvarırım. Günahlarımın affı için bol bol dua ve istiğfar ederim. Yine ailem, annem-babam, yakınlarım ve tüm Müslümanlar için dua ederim.  Zamanımı en güzel bir şekilde değerlendirmeye çalışırım. Arafat’ta içme ve abdest suyu ile tuvalet mevcuttur. Ancak isteyenler birkaç şişe içme suyu götürebilir.
Öğle vaktinde, cemaatle öğle ve ikindi namazlarını bir ezan, iki ikametle peş peşe kılarım. Namazdan sonra vakfe yapıp okunan vakfe duasını ihlâsla dinlerim ve gözyaşı dökerim. Vakfe duasından sonra hacı arkadaşlarımla kucaklaşır ve birbirimizi tebrik ederiz. Akşama doğru Müzdelife’ye gitmek üzere hazırlıklarımı yapar ve abdestimi tazelerim.
NOT: Arafat vakfesi farzdır. Arafat’a çıkamayan hacı olamaz.
10- Müzdelife:
Program dahilinde sıraya riayet ederek otobüse binerim. (Hasta ve yürüyemeyecek durumda olanlar ise, tüm hacıların Arafat’tan intikalinden sonra temin edilen otobüslerle yolda kısa bir süre Müzdelife Vakfe’si yapıldıktan sonra doğrudan Mekke’ye götürülür.Ancak otobüslerin önceden temin edilememesi nedeniyle geçmiş yıllarda sözü edilen hastaların Mekke’ye intikali hep gece yarısından sonra yapılmıştır.) Otobüslere binmezden önce görevliler çağırmayıncaya kadar çadırdan çıkmam. Otobüsle yapacağım bu kısa yolculuktan sonra Müzdelife çadırlarına inerim. Burada cemaatle akşam ve yatsı namazlarını yatsı vaktinde peş peşe kılarım. Bol bol dua ve istiğfar ettikten sonra  Şeytan taşlama için 70 taş toplarım. Mümkün olmadığı takdirde Akabe Cemresi için şimdilik sadece 7 taş toplarım.

  1. Grubumun programı Müzdelife’ de sabah namazına kadar gecelemekse, eğer yer de müsaitse sabah namazına kadar uyuyup istirahat edebilirim. Sabah namazından sonra vakfe yapıp duasını dinledikten sonra telbiye, tekbir, tehlil, dua ve istiğfar ederim. Daha sonra Mina’ya gitmek üzere grubumla Müzdelife’den ayrılırım.
  2. Grubumun programı gece yarısından sonra Müzdelife’den ayrılmaksa, gece yarısından sonra vakfe yapıp duasını da dinledikten sonra Mina’ya gitmek üzere Müzdelife’den ayrılırım. Mina’ya genellikle yürüyerek gidilmektedir. Müzdelife vakfesi vaciptir. Terkinde kurban gerekir.

11- Mina- Şeytan Taşlama:
Mina’ya geldiğimde mutlaka görevlilerin talimatına uymak kaydıyla Şeytan taşlama bölgesine grupla giderim. (Taş atmaya başlamakla telbiye biter.) İzdiham yoksa sadece büyük şeytana yani Akâbe Cemresi’ne, her bir taş atarken “Bismillâhi Allahu Ekber Rağmen li’ş-şeytani ve hızbih” diyerek 7 taş atarım. İzdiham varsa kesinlikle taşlama bölgesine girmem ve doğrudan otelime gider veya grubumun programı Mina’da kalmaksa  Mina çadırlarına dönerim. Aynı gün akşam veya yatsıdan sonra grupla birlikte gider taşlarımı atarım. Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre bayramın 2,3;  kalınacaksa 4. günün gecelerinin yarısından çoğunu Mina’da geçirmek vacip, Hanefî mezhebinde ise sünnettir. Hanefî dışındaki diğer üç mezhebe göre sebepsiz olarak bu görevin terki dem (kurban) gerektirir.
Bayramın 2, 3 ve 4. günlerinde her üç şeytana da öğleden sonra başlamak üzere küçük şeytandan başlayarak 7’şerden 21 taş atarım. 4. Gün Minada kalmayacaksam  4.günün taşını atmama gerek yoktur. Hasta ve aciz isem taş atmak için yerime vekil tayin ederim. (Herhangi bir sebeple vaktinde atılmayan taşların, süresi içinde kaza edilmesi de vaciptir.. Bu süre, bayramın 4.günü güneşin batışına kadardır.) Ancak İmam-ı Azam Ebu Hanife’ye göre her gün atılması gereken taşlar zamanında atılmadığı takdirde kaza edilmez ve Dem gerekir.
Müzdelife’de taş toplayamadıysam,  Mina’da da toplamam mümkündür.                                          
    NOT: 2006 Ocak ayında (Hac’dan hemen sonra) şeytan taşlama bölgesi, Suûdî      Arabistan hükümeti tarafından yeniden yapılmak üzere tümüyle yıktırılmış olup, yeni şekil ve uygulamanın nasıl olacağı hususunda da şimdilik bir bilgiye sahip olmadığımızdan, önümüzdeki hac döneminde yapılacak şeytan taşlama ibadetinde görevlilerin talimatına uymamız gerekmektedir.    
12-  Şükür Kurbanı (Hedy):
Hac menasiki ile ilgili olarak kesilen kurbanlara “hedy veya şükür kurbanı” denir. Temettu ve kıran haccı yapanların Ebû Hanife’ye göre bayramın ilk üç gününde “şükür kurbanı” kesmeleri vaciptir.  İmam-ı Ebû Yusuf ve İmam-ı Muhammed ile Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre ise Temettu ve kıran hedy’inin bayramın ilk üç gününde kesilmesi sünnet olup bu süre zarfında kesilmeyip ertelenmesi mekruh ise de ceza gerekmez. Şafiî mezhebine göre temettu ve kıran haccı yapanların kestikleri kurban, ceza (telafi) kurbanı sayıldığından belli bir vakitte kesilmesi vacip olmayıp ihrama girmiş olması şartıyla bayramdan önce de kesilmesi caizdir. Ancak bayram günlerinde kesilmesi ise sünnettir. Yine Şafiî mezhebine göre kestikleri ceza kurbanının etinden, kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kimseler ile zenginler yiyemezler.
Hedy kurbanı; deve, sığır, koyun ve keçiden olur ve bu kurbanların Mekke çevresindeki “Harem Bölgesi” sınırları içinde kesilmesi vaciptir. Harem bölgesi dışında kesilen kurban geçerli olmaz. 
13- Tıraş: (Hac için)
Tıraş; hac veya umre yapanların ihramdan çıkmak üzere erkeklerin saçlarını dibinden kesmeleri veya her tarafından kısaltmaları; bayanların ise sadece saçlarının ucundan, örgülü ise her birisinden birer parmak boğumu kadar kesmeleridir. Tıraş olmak hac ve umrenin vaciplerindendir. Bu  nedenle  Şükür kurbanımın kesildiği haberini aldıktan sonra tıraş olup ihramdan çıkarım ve normal elbiselerimi giyerim. Bundan sonra “cinsî ilişki hariç” bütün ihram yasakları kalkmıştır. Ancak Ziyaret Tavafı  yapıldıktan sonra cinsî ilişki de helal olur.  NOT: 14’ncü maddedeki Tertip kısmını okuyunuz.
14- Tertip:
Hac menasikinden; şeytan taşlama, kurban kesme ve saç tıraşı ibadetinin sırayla yapılmasıdır. İmam-ı Azam  Ebu Hanife’ye göre hac ibadetinde tertibe uymak vacip olup terk edilmesi halinde caza kurbanı kesmesi gerekir. Ancak İmam-ı Ebu Yusuf, İmam-ı Muhammed ile Şafiî,  Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre tertibe uymak sünnet olup, uyulmaması halinde herhangi bir ceza gerekmez. İfrad haccı yapanlara şükür kurbanı vacip olmadığından bu kimseler için sadece taş atma ve tıraş olma arasında tertip söz konusudur.
15- Ziyaret Tavafı: 
Tıraş olup ihramdan çıktıktan sonra bayramın ilk üç gününde farz olan Ziyaret Tavafı’nı yaparım. İmam-ı Azam Ebû Hanife’ye göre, bayramın ilk üç gününde Ziyaret Tavafı’nın yapılması vacip olup bu günlerde yapılmadığı takdirde “dem” gerekir.  Şafiî, Malikî ve Hanbelî Mezhepleri ile İmam-ı Muhammed ve İmam-ı Ebu Yusuf’e göre ise, Ziyaret Tavafı’nın, bayramın ilk üç gününde yapılması sünnet olup mazeretsiz olarak üçüncü günden sonraya bırakılması mekruh görülmüştür.
Farz olan Ziyaret tavafını yapmak üzere şöyle niyet ederim. “Allah’ım! Senin rızan için yedi şavt olarak, ziyaret tavafını yapmak istiyorum. Bana kolaylık ver ve kabul buyur” diye niyet ettikten sonra tavafa başlar ve -Adım Adım Hac- bölümünün tavaf kısmında belirtildiği şekilde tavafı tamamlarım. Tavaftan sonra Tavaf Namazı’nı kılmayı unutmam. Ziyaret tavafı bittikten sonra sa’y yapmak üzere Mes’a’ya geçerim.
16- Sa’y: (Hac)
Dinî bir terim olarak Sa’y; Harem-i Şerif’in doğu tarafında, Safa ile Merve denilen iki tepecik arasında, Safa’dan başlayıp Merve’de tamamlanmak üzere yedi defa gidip gelmektir. Ziyaret tavafından sonra haccın Sa’yını yapmak vaciptir. (Safa’dan Merve’ye 4 gidiş ve Merve’den Safa’ya 3 geliş).
Sa’y yapmak üzere Safa tepesine çıkarak, yönümü Kâ’beye dönerim. Ellerimi açarak tekbir, tehlil, Allah’a hamd ve Peygamberimize salat-ü selam getirerek dua ederim. Daha sonra  Hac sa’yını yapmak üzere şöyle niyet ederim. “Allah’ım! Senin  rızan için Safa ile Merve arasında yedi şavt olarak Hac sa’yını yapmak istiyorum. Bunun edasını bana kolay kıl ve benden kabul eyle”  diyerek Safa’dan başlar 7 şavt olarak Merve’de bitiririm.  Sa’y yaparken duaları kitaptan okurum, okuyamıyorsam bildiklerimi okur veya içimden geldiği gibi dua ederim. İki yeşil ışık arasında Hervele yaparım. (kadınlar hervele yapmazlar). Sa’y tamamlanınca Merve’de bol bol dua ettikten sonra Merve kapısından çıkarak  otelime dönerim.
16- Veda tavafı:
Hacca uzaklardan yani Mikat sınırları dışından gelmiş olanların (Afakîlerin) Mekke’den ayrılmadan önce veda tavafı yapmaları vaciptir. Bu Tavaf  hacla ilgili olarak yapacağım en son görevdir. Tavaf tamamlandıktan sonra peşinden tavaf namazını da kılarım. İşte en zor saatim bu saattir. Çünkü Allah’ın evinden ayrılmak zorundayım. Son bir defa Kâbetullah’a bütün his ve samimiyetimle bakarak, içimden gelen duayı yapar ve  Kâbetullah’dan den ayrılırım. ) Ay hali sebebiyle Veda Tavafı yapamayan bayanların, Veda Tavafı sakıt olur. Herhangi bir ceza da gerekmez.)
                                           
İ H R A M    Y A S A K  L A R I  

A- Vücutla ilgili yasaklar:

  1. Saç, sakal ve  bıyıklarını tıraş etmek,
  2. Vücudundaki mevcut kılları tıraş etmek, koparmak veya yolmak,
  3. Tırnaklarını kesmek veya koparmak,
  4. Süslenmek maksadıyla saç, sakal, ve bıyıklarını yağlamak veya  boyamak.
  5. Vücuduna, ihram örtüsüne ve yatağına koku sürmek, kokulu sabun, parfüm, kolonya ve sprey  kullanmak,
  6. Ruj, jöle, oje veya kokulu krem  sürmek
  7. İhramlı bir kimsenin,  ihramlı veya  İhramsız bir kimseyi tıraş etmesi, veya tırnaklarını   kesmesi.

B- Giyimle ilgili yasaklar:

  1. Eldiven, çorap ve ön ve arkası kapalı ayakkabı giymek (erkekler için)
  2. Başını, ve yüzünü örtmek, başa sarık sarmak, takke v.b şeyler giymek, (erkekler için)
  3. Dikişli elbise ve iç çamaşır giymek(Erkekler için),
  4. İhram süresince yüzlerini örtmek (Bayanlar için)

C- Kara avı ile ilgili yasaklar:
1-Harem bölgesinin gerek içinde ve gerekse dışında her çeşit kara avını avlamak, avcıya
    avını göstermek veya avlanmak konusunda yardımcı olmak,  yine av  hayvanlarının         
    yumurtasını kırmak, tüylerini yolmak, yavrularını almak, yuvasını bozmak veya
    vücudundan bir azasına zarar vermek.        

D- Harem bölgesi ile ilgili yasaklar:
1- İhramlı olsun veya olmasın,  Mekke şehri  ve çevresinde  “harem”  denilen bölgede av
    avlamak, kendiliğinden yetişen ağaç veya  bitkileri kesmek veya koparmak.

E- İşlenmesi günah (yasak) olan fiiller:

  1. Füsuk: Taattan ayrılıp, masiyet (günah) sayılan şeyleri yapmak,
  2. Cidal: Başkalarıyla tartışmak, hakaret etmek veya kavga etmek.

F- Cinsel konularla ilgili yasaklar:
1- Cinsel İlişki ve ilişkiye götüren öpme, oynaşma ve şehvetle tutma gibi davranışlarda    
    bulunmak,
    NOT:
İhram yasaklarına ilişkin cezalar, konunun geniş ve teferruatlı olması sebebiyle özellikle
belirtilmemiş olup sadece işlenmesi yasak olan fiiller anlatılmıştır.  Bu nedenle yasaklardan birinin  ihlali halinde, ehil ve yetkili din görevlisi veya fetva kurulundan sorulması gerekir.     

B- ÖNCE MEDİNE’YE GİDİLECEKSE,

“Adım Adım Hac” bölümünün birinci maddesinde belirtildiği şekilde evde bütün yolculuk hazırlıklarımı yaparım. Havaalanında ihram giyilmeyeceğinden ihram ve terliklerimi çantama koyar ve havaalanına normal elbiselerimle  giderim. Buradaki resmî işlemlerden sonra ihram giymeden ve niyet etmeden uçağa binerim. Yaklaşık üç saatlik yolculuktan sonra Medine’ye iner ve otelime giderim.Medine de kaldığım süre içerisinde beş vakit namazımı Mescid-i Nebevî’de kılmaya özen gösteririm. Din görevlilerinin talimatına uyarak ibadetime devam ederim. Bu arada belirlenen vakitte de Medine’deki ziyaret yerlerini gezerim.
Medine’de kalışımın son gününde Mekke’ye yapılacak yolculuk için temizlik ve diğer hazırlıklarımı yaparım. İhram ve terliklerimi giyerek otobüse binerim. Medine’nin 11 km. güneyinde Zulhuleyfe (Abar-ı Ali) denilen yerde inerim.  Abdest alır ve ihram namazını kılarım. Din görevlisinin nezaretinde, yapacağım haccın çeşidine göre; umreye, hacca veya her ikisine birden niyet ederim. Peşinden Telbiye getiririm. (kadınların ihramı giymiş oldukları elbiseleridir)  Mekke’ye yolculuk için  tekrar otobüse binerim. İhram yasakları başlamıştır
NOT: Medine’de görevliler tarafından hac konusunda yeterli bilgi verileceğinden teferruata girilmemiştir.

En üst

 
 
KABE' DEN CANLI YAYIN
 
 
TAV ?STANBUL UÇU? TAKV?M
 
 
ONLINE PASAPORT
 
 
MAIL LISTES?
  ?sim:
  Soyad:
  Eposta
  GSM

 Salih Tur'dan gelen tüm tan?t?mlar? kabul ediyorum.

 

 

         
Salih Tur Turizm Seyahat Acentas? 
Mimar Sinan Mahallesi ?nkilap Ç?kmaz? Sokak Mete Han No: 4/5 Üsküdar / ?stanbul 
Tel: (0216) 310 7 300